2/08/11

habersiz gitmem artık, söz

dün "127 saat"i izledim, kimsenin bilmediği bir yarığın içinde sıkışıp kaldığım oldu -tabi benimkisi ruhen- hatta hali hazırda dün gecenin bir yarısı oldu bu tekrar ama her şeye rağmen yaşamak, yarının güzelliklerini sezmek, kendinden bir şeyler yitirdiğini görsen bile kendini olduğundan geriye koymamak mühim, filmin bana müthiş bir enerji verdiğini söyleyebilirim, alelade bir filmmiş gibi ama yakalıyor işte bir yerden, mesela adamın kolunu kestiği sahnede dondum gözümü bile kırpamadım, ortaokul zamanı kendi ayak tırnağımı çekmek zorunda kalmıştım birkaç kere, ilkokulda da azı dişimin birini hayli zorlayarak da olsa kendim çekmiştim (pense yardımıyla falan) tüm o anların acısını etimde hissettim resmen...filmden hemen sonra tomris uyar'ın "metal yorgunluğu"ndan bıraktığım son hikayeyi de okuyunca müthiş bir iç sıkıntısı bastırdı, "sıkıntının felsefesi"ni okumak istiyorum ne zamandır, erteliyorum

her neyse...geçelim şimdi sıkıcı konuları!

zurnanın zırt dediği yere geliyorum; istanbul :)

deli gibi özlediğim şehre ufak bir haftasonu kaçamağı yapacağım iki hafta sonra, şiirler şarkılar gibi sarıyor beni bu şehir yahu, allar allara morlar morlara karışacak alamanyalardan istanbullara uçtu uçtu ne uçtu oynayacağız ki ohh değmeyin keyfime!...gerçi tam da şarkılardaki gibi senede bir gün görebilme şansım oluyor o da ayrı mesele ve fakat asıl mesele bu değil yine de; 'tüm şehri iki günde nasıl dört döneceğim?'... ı hı işte tam burda yine bir şarkı giriyor araya, yanısıra ayaklarımın altı kaşınıyor, dilim şişiyor, bildiğin gibi değil yani "yarim istanbul geeel öpeyiiiimmmmmm gerdanındaaaaannn..."

istanbul dedim de kalbim pıt pıt atmaya başladı bak :P

2 yorum:

  1. ay bende de bi heyecan bi heyecan sorma gitsin :)) koskoca istanbul dedigin nedir ki yee,iceriz gecer hekhek.

    ben de ask tesadüfleri sever filmini izledim, asik olmasam da olurmus yani sorun degil seklinde giden ümitlerim oldu ahahah. o degil de,ne kadar heyecanli oldugumu söylemis miydim :)

    YanıtlaSil