2/09/15

kar kış kıyamet

Yavrumun rızkı mı dar, talihi mi yok, o güzelim gözleri neler görecek?...Bizi neler bekliyor öğrenmek istemiyorum, korkuyorum hem de çok...Çığlık atmamak için kendimi zor tutuyorum.

Nefes alamıyorum, bir bağırsam, şöyle kuvvetli bir çığlık, daha güçlü olmamı sağlar mı?


2/03/15

tipi tip

Bebeğim emeklemek için tırmalıyor -mecazen demiyorum bunu cidden- koltuklara geçiriyor tırnaklarını ama minicik parmaklarını acıtmak dışında pek ilerleme kaydettiği söylenemez.

Normalde sabahları gözlerimin içine bakıyor, yüzüme dokunuyor, gülümsersem müthiş bir coşkuyla karşılık veriyor, çoğunlukla uzun uzun bakışıyoruz öyle... Yalnız son iki gündür tırmalama sesleriyle uyanıyorum, kolçaktaki telefonuma ulaşmaya çabalıyor, tırmalamak ama ne tırmalamak eller kollar yüzer gibi çırpınıyor sonra pençelerini geçiriyor kanepeye, tırnaklarını kopartacak diye ödüm kopuyor, pek canını sakınan bir çocuk değil zaten...

Habire oğlum için bir şeyler almak istiyorum, suçluluk hissiyle değil de çılgıncasına "aman geç kalınmasın, eksik bırakmayım" güdüsüyle, saçma farkındayım.

Geceleri üstünü açıyor, annemi terslediğim zamanları hatırlıyorum, o da tepiniyor ben örttükçe, annemin abimle ilgili hayal kırıklıklarını görüp kendi adıma kaygılanıyorum, çok umut bağlamamaya çalışıyorum oğluma, sabahları o gözümün içine içine bakarken peşinen alıyorum ya ben alacağımı diyorum, daha  ne olsun? Sağlık olsun, güzellik olsun, huzur olsun inşallah...

1/22/15

salla gitsin

Sinir stres dolu bir gün, işim azaldı diye kaygılıyım, yeni amirimden yana da kaygılarım var, kilolarımdan  kaygım kifayetsiz... mutlu bir topluluğun üyesi olmak istiyorum artık yahu, işteyken dışlanmış hissediyorum evdeyken ötelenmiş, akrabaların yanında yabancı, oğlumun yanında suçlu... beni affet dünya, senin her bir köşende eğreti kalıyorum. samimiyet duygumu yitirdiğimi hissediyorum bazen, bunca insan beni boşuna öteliyor olamaz değil mi? üfff yine kendimi suçluyorum elalemin savunmasını üstüme alınıp...yazmanın beni dünyadan soyutlayan havasını solumak varken, nefesimi tutmuş dünya meşgalelerine batıyorum iş mi bu...

Annemin abimden yana kırgınlıkları, hayal kırıklığı aklıma gelince oğluma bile şüpheyle bakıyorum. Bu onu deliler gibi sevmeme engel olmuyor elbette... Aşk varsa bende akıl fikir yok.


1/13/15

anlat hadi bir şeyler...

"Bana bilmediğim, daha önce hiç duymadığım şeyler anlat" bu cümle bir umuttu, algı kapılarının sonuna kadar açılacağını düşündüğüm bir hayata son sürat koşmaktı; kilitleri kırmaya, zincirleri yok saymaya, bir ağaç olmanın ötesine attığım adımdı.

Ne çok şey değişti; duygular, yüzler, vücutlar, alışkanlıklar, sözler, şehirler, hava durumları... 'Değişim' sevdiğim bir bir romanın adıydı bir zamanlar, acı.

Kitaplara uzağım, ibadetlerime de... suçluluk hissi bu... gücümün hiç bir şeye yetmediğini hissediyorum, nefes alırken minicik bir bebek gibi nefes almayı bırakıp öleceğim sanki... kulağıma derinlerden bir ses "bahane bunlar" diyor, o kadar basit değilse abarttığım kadar karmaşık da değildir belki, gözüme görünen kocaman bir dağ var, bir böceğe dönüşmenin verdiği alçaklık olmalı, bilmiyorum.



12/26/14

çalışan anne molası

uzun zamandır içim doldu doldu boşaldı ve tek kelime yazamadım, değil buraya herhangi bir kağıda anlamsız çizgilerle bile atamadım içimdekileri... boşanmanın eşiği, alt üst olmuş aile ilişkileri, kavgalar kasırgalar sonrası sessiz bir limanda yazıyorum şimdi bunları, ömrümden ömür gitti, bebeğim dışında bir tutar dal bulamadım. İşin ilginci tüm patırtı o ve bakımıyla ilgili mevzulardan doğdu, yazık ki evde huzur sunamadım bebeğime yine de çok şükür sakin bir bebek...

7 aydır işten uzaktım bu hafta itibarıyla bebeğimden uzağım... tüm bu süre içinde yaşananları düşününce akıl ve beden sağlığımın yerinde kalması mucize gibi geliyor. Sütüm azaldı ve azalması gereken kilolar arttı ama yine de ucuz atlattım bu dönemi sanırım. Yine de sık sık içimden çığlık atmak geliyor, tepinip ağlamak istiyorum arada çaktırmadan olmadık yerlerde çabucak ağlayıp toparlanıyorum. Ve insanları eskisi kadar gönülden sevemiyorum. Yaşadığım hayal kırıklığının tarifi yok, kızgınım üstelik, hayatımda yaşadığım en güzel en dolu dolu en müthiş duyguyu boğazıma dizdikleri için asla affetmeyeceğim. Bu insanlar hep mi böyleydi, zamanla bana karşı mı bu hale geldiler anlamıyorum.

Bebeğim, hayatımın ışığı... işteyim ve burnumda tütüyor. İnşallah hep masum iyi ve sevecan kalır. Babasının tüm güzelliklerini almış, aşk onun da yüzünde... "Baba" halen dudağımdan dökülürken beni eksik hissettiren kelimelerden ama bir adama baba olmak bu kadar mı yakışır, onu oğlumla gördükçe daha çok aşık oluyorum, bir sürü insana kırgınım bir ona gönül koyamıyorum.

7/13/14

yeni bir yaşam

Ben Mayıs'ta bekliyordum oğlum uzatmalara kaldı ve 25 Haziran'da tamamen suni yöntemlerle gerçekleşen normal hatta olağan bir doğumla dünyaya geldi

ZTB kadın doğum hastanesi en özel deneyimimi kabusa dönüştürmüş olsa da yaşıyoruz çok şükür, mümkün olduğunca unutmaya çalışıyorum hastaneyi...

Anne olmak müthiş, emzirmek harika, gecelerimiz evlere şenlik...bebeğe dair korkular olmasa gerisi dert değil ama feci senaryolarla boğuşuyorum

6/19/14

dal bile kıpırdamıyor buralarda, esse artık bir rüzgar...

erken doğum riskiyle telaşe verip günü geldiği halde doğmayarak tuşa getirdi bizim oğlan, hamileliğin en zor haftası bu olmalı...inanılmaz sabırsızım, tanınamayacak derecede kilo aldım, üstelik ödem de oluyor ki eller ayaklar kütük gibi yatar vaziyette eve tıkılıp kalıyorum, oysa yürüyebilsem belki doğum için de şu feci kilo durumu için de iyi olabilecek...

her sabah bir danayı devirebilecek açlıkta uyanıyorum iki haftadır, öncesinde üç ay mide ağrısı bulantı derken kilo durmuştu ve kilom normal denilen sınırlar içindeydi, şimdi sonum ne olacak kestiremiyorum, doğum öncesi halimin serdeki en dobi halim olduğu düşünülürse, ben kiloları dert değil kabus edindim resmen...

bebek sağlıklı diyorlar ama bu hafta tam bir paranoya haftası, hareket ettiğinde kaburgalarım sızlıyor, bel ağrısı yüzünden kocadım, utanmasam 'bastonumu getirin' falan diyeceğim...bebek hareket etmediğinde yaşadığım stresin tarifi yok, iki güne bir hastanedeyim, Allah biliyor ya kendi sağlığım söz konusu olsa hayatta gitmezdim! gittiğim hastane berbat, artık arkadaştan da medet ummadığımdan bu çılgın ormanda yalnızım...

eşim halen işsiz ama çabalıyor, bir şekilde maddi hasarı teğet geçiyoruz ama sürecin belirsizliği ciddi sinir harbi...evde olması hoşuma gitse de kendini tükettiğini gördükçe kahroluyorum, onun kadar yetenekli bir adamın böylesine törpülenmesi ve her anını bunun bilincinde yitiriyor oluşu kahredici bir durum...

bu aralar sabrım imtihanda yani, notum epey düşük, bebek konusundaki sabırsızlığım eşimi deli ediyor, annemi kaçışa itiyor, bebek rahat sadece...diğer mevzu zaten mayınlı tarla...hayırlısı...

5/25/14

Bekliyoruz


Bebeğimi yatağı yorganıyla, işe dönmeyi evde temizlik telaşıyla, kocam iş bulmayı artık karamsarlıkla bekliyor...garip bir süreçteyiz, bebeğim için heyecanlanınca suçluluk hissediyorum, eşim rahat olsun istiyorum ama en iyi niyetli tavırlarımda bile aslında kırılabileceği detaylar seziyorum zaman zaman...iş beklemenin doğumu beklemekten farkı yok gibi, her an bir ölü doğum kaygısı, sayısız endişeler ve bünyeyi zorlayıcı tüm o ıkınmalarla, emeğinizi bekleyen sonu neye varır bilemediğiniz yıllar...hamilelik aslında birazcık daha şans katıyor işe, her harekette heyecan ve umut var her şeye rağmen...Sevdiğim adamla evliliğimin ilk haftalarında bile bu kadar vakit geçirme fırsatı bulamamıştım, hamileliğin ve bu birlikteliğin keyfini çıkarabilirdim gözlerine her baktığımda içinde bunca karanlık görmeseydim şayet, belki de mutluluğu engelleyen benim, sakin görünüyor ve nedense bunun fırtınalı fikirlerinin sisli maskesi olduğunu düşünmem belki sadece kuruntu...şu mübarek gün duaya o kadar çok ihtiyacım var ki, elimi açmaya artık yüzüm yok o da ayrı tabi...