12/23/16

bomboş...


İnanmayı seviyorum, koşulsuzluğu bazen, bazen de beynimin hücrelerine dek tereddüt etmeyi… Zaten masalların bile “bir varmış bir yokmuş” diye başladığı şu dünyada, körü körüne inanmak ne mümkün?!...

İnancımın ilk şartı ‘hiç’lik… her şeyin “ﻻ “ ile başladığı düşünülürse önce kabulleri yıkıyorsun,  hemen ardından olmayanın tanımı geliyor. Fakat bir bakıyorsun ki tüm o yokluk içinde bir istisna ısrarla karşında... Hadi bunu geçtim, tüm inançları yok ettiğinizde kalan inançsızlık bile çoğu kişi tarafından ‘tanrı tanımazlık’ denen bir inanış biçimi zaten… Hiçliğin talihsizliği de bu işte!…

'Hiç' bütünü kuşatan bir “şey” mi yoksa aslolan hiçlik mi? Evren yoktan var olan “şey”lerden mi ibaret?... Bu önemli bir ayrım olsa da oradaki nüansın özde olan soru olmadığını düşünüyorum.

Merak ediyorum, varken yok olmak da hiçliğe dahil midir? “Ayrılık da sevdaya dahil” diye mırıldansa da gönül, akıl ayrı telden çalıyor. Tüm o tekrarlanıp duran döngü içinde ne yokluk sonsuzluk boyu sürüyor ne de var olan yokluktan sıyrılabiliyor, ama yine de işin içinde sonsuz kere sonsuz var, manidar değil mi?

Her şey yoktan var olmuşsa, halihazırda “yokluk” kapı gibi duruyorsa yaratılmışların arasında, aralanan o kapıdan geçip varlık kazanan her fikir hiçliğe edilen bir küfür olsa gerek.

Hiçliğin tekrarlanan, izler bırakan, yokolan ve yeniden doğan düzensiz çizgisi; pi sayısındaki uzayıp giden rakamlar kadar bilindik, pi sayısı kadar eşsiz…

Aykırılık, çoğu zaman dahilikle delilik arasındaki boşluğu dolduruyor. ‘Yok’tan yere soruların sonsuz dehlizinde çıkılan yolculukta, biraz merak biraz şüpheyle açtığın gözlerindeki bir nevi öğrenme çabası… “Bulanmayan deniz durulmaz” derler ya… Çok yol katetti insan; bilmek için, öğrenmek için, anlaşılır kelimeler, simgeler, filmler, imgeler, yazılar, fikirler için…

Oburluk çağının çılgınlarıyız biz... Varlık-yokluk kavramlarını bu kadar somutlaştıran, evde kullandığı en basit araçlardan, sıfır birlerle tutunduğu sanal dünyaya kadar elle tututur derecede yaşayan başka bir nesil yoktor herhalde.... Simülasyonların bile somutlaşıp kanlı canlı hatta ölümcül savaşlı gerçekler haline gelmesi bir bakıma metafizikle kuantum arasındaki uzlaşmaz sanılan sınırları yıkma konusunda umut vadediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder