2/28/12

hasret falan filan işte...

bu çocuğu özlüyorum (kızıldereli olanı değil burnunun kırık yerinden kestiğim şahsı)...gelemiyor, gidemiyorum...parmağıma bol gelen yüzük havalar ısındıkça dar gelmeye başlıyor, yüzük sıktıkça özlüyorum, annem onu soruyor özlüyorum, millet düğün tarihini soruyor haydaaa ben yine özlüyorum, uzaktan bir akraba evleniyor, işyerinden biri nişanlanıyor, ben habire...herneyse işte, durum vahim.

nişanlı olmak da acaiyip bir şey, mesafeli olduğum insanlara ondan bahsettiğimde ağzımdan bir sır kaçırmışım gibi suçluluk duyuyorum, sonra müthiş bir rahatlama "hıı herkes biliyordu değil mi yaaa...", her şeye rağmen aramızdaki yol uzayıp gidiyor, çok çok çok km var arada, aşılması gereken yığınla mesafe var.

o değil de bizim masamız, oturağımız, sehpamız, kitaplığımız falan var şimdi, evimiz var yahu, cidden bak evimiz var, onu artık her akşam kameradan gördüğüm koltuktan alıp evde gerçek halini halen göremediğim eşyalarımızın arasına yerleştirdim bile, hayal mekanı 180 derece değişti, konumlandırmalar hep o evin duvarları çerçevesinde...


ne kadar özlediğimden bahsetmiş miydim?

2 yorum:

  1. ama sen cok heyecanlisin ve benim fististis gülesim geliyor hep, nasil yapalim :))

    hakikaten dügün ne zaman, bakarsin yetisirim takimi alir gelirim :)

    YanıtlaSil
  2. düğün 8 eylül'de...bir gece önceden gel şöyle esaslı bir kına gecesi yapalım derim ;)

    YanıtlaSil