8/04/10

seni sevdim, iyi yapmış mıyım?

gün günden kötü geliyor,  evvelden dupduruydu dimağım görüp geçirdikçe aklım karıştı, yıldan yıla daha saçma sapan bir insan olup çıkıyorum bakalım, millet eski aklını beğenmez ben 8 sene evvel gördüklerimi şu an nasıl göz ardı edebildiğime şaşmışım yahu, sanki zaman giderek daralıyor da ben zamanı yetiştirme telaşına yanlış sayımı katlıyorum, net olarak zararda ziyandayım, geriye dönüp yaptıklarımı gözden geçirecek fırsatım kalacağını da hiç sanmıyorum.

sevmek benim için hüsran… bir insan neden bu kadar körü körüne sever, üstelik her seferinde olmadık adamlara olur olmaz umutlar besleyip “olmaz olsun” deme raddesine getirene dek neden diretir ki!? benim gibi dangozun tekiyse yapar öyle aptallıklar, gözünü de karartır, yeri gelir bir sıkımlık canını da sıkar, giden gider velakin dert kalır.

ilginçtir ne ara sevsem araya upuzun yollar giriyor, bir yol ben koyuyorsam iki de o koyuyor, aralar hep mesafeli yani… kabulleniyorum, adamın benim hayatımdaki gerçekliği şiş ucu kadar anca, sonrasında bir bakıyorum acılar içindeyim, meğersem şişlenmişim en dip bucak köşelerden, iş işten geçince de istediğin kadar aptallığına yan artık yara almışsın ömrünle beraber izini üzerinde taşıyacaksın.

ilgimi çeken türde adamlardan bana hayır gelmişliği pek vaki değil, adamlar hayırsız değil ve de gayet zekiler gel gelelim ben bu işlerin tekniğini taktiğini kotaramıyorum, üstelik sevmek beni o denli aptallaştırıyor ki hayır hasenat hak getire... şimdiye dek sevdiğim adamlar yerine adamakıllı parayı seviyor olsaydım kucak dolusu parayla sarılıp yatıyor olurdum zannımca!

yalnızlık desen ayrı bela, sevdiğimin maskesini takınıp ağzına öykünüyor, kenetliyor kollarını bana, kimseciklere yâr olmazken yalnızlığımla habire sarmaş dolaşım…

boşluktaki pek çok insan gibi tavanın çatlaklarına dikiyorsam gözümü; anla ki çizdiğim pembe bulutlu gökyüzünde derin çatlaklar oluştu, kendimi hapsettiğim evden bir farkı kalmadı da eski depremlerin yorgunu duvarlar gibi çatlayıp çatlayıp dökülüyor üzerime…

2 yorum:

  1. pusarık son paragrafın ilk cümlesi çok hoşuma gitti be..

    boş değil blogun.. takip etmeye devam

    YanıtlaSil