Evliyken bir başkasının esaret zinciri gibiydim, zaman gösterdi ki o da ben de maddi refahın gönüllü köleleriymişiz. İşi bırakmak istiyorum ama kendime bağladığım zinciri söküp atamıyorum.
Çevremdeki herkes memleketi bir şeylerden korumaya çalışıyor, kimi yobazlıktan irticadan şeriattan kimi ahlaksızlıktan, vicdansızlıktan, maziyi bilmeyen nesilden, kimi çorak topraklardan nefes alınamayan havalardan, safiyetini kaybetmiş zehirli sulardan, kimi düzenden kimi düzensizlikten, içten, dıştan, ta kendisinden... benim gibi bir güruh da istiyor ki memleket kurtarsın, gökten zembille insin mutluluk...
Hayat yaşanmaya değer ama asla ölüm kadar gizemli, çekici ve karizmatik olmayacak -kötü çocukları sevenlerdenim, evet- geçen boş günler bile başladığın işi bitirmenin güzelliğini taşıyor.
Nergis kokuları bir süredir çekilir kılıyordu kalabalık caddeleri, onlardan önce portakal çiçekleriyle kurtarıyordum günü, yazın yaylada sedir ağaçları... soğuk başlayan baharda bu renksiz duman kokan havayı solumak Ankara'yı hatırlatıyor.
yaz gelsin denize git madem de hayat güneşli olsuun :)
YanıtlaSil