1/26/22

Uzak...


 Ömrümün birkaç yılını Uzakdoğu'da geçirmek istiyorum -Çin hariç- Malezya dahil...

Çocukluğumdan en net animeleri hatırlıyor olmak kalbimi kırıyor, yine de bu animelerin etkileyiciliğini azaltmıyor tabi ki...

İlk çizim denemelerime baktıkça kocaman gülümsüyorum kırkımda bile...

Otaku olmak gerçekten çok mu nefretlik anlamıyorum, anlasam olmam muhtemelen... mangalarda bile aşağılanıyor, bizim memlekette de sevilmediğini kendimden biliyorum, bir de karısı tarafından sürekli gelip bana yakınılan bir anime tutkunundan... karısı beni bilse selam bile vermez.

Mangadan animeye animeden filme ve biraz daha çekiştirip 8-12 bölümlük dizilere çizgi çizgi işlenmiş hayal gücünü sevdiğimin Japonları, konu şiddete geldi mi sınırınız yok, cinsellik desen cozutuyorsunuz... Gantz gibi işlerin çıktığı o değişik kafaları seviyorum yalan yok.

Uç noktalarda konular seçmeniz iyi hoş da 30'undaki kız kurularını rahat bırakıp odağınıza ortaokul çocuklarını rasgele ilişkiler yaşarken almanız olmuyor bence, 15'lik ergenlerin Japonya'daki hayatını oldukça ürkütücü buluyorum. Otoyomegari'deki çocuk çifti Türk esintilerine kapılıp görmezden geliyorum da sanmayın, ne kadar popüler olsa da "super lovers" benim açımdan facia, çocuk yaşta oynamak yerine oynaşmak ne erkek ne kız çocuk için kabul görür gibi değil bünyemde.

Bu düzen tertip işi de fena... shounen mangasında adamakılı romantizm neden göremeyeyim yahu? shounen'lerin animesini izlemeyi shouju olanarı okumayı seviyorum, ayrılmaları o kadar da kötü değil ama "beni kategorize etme" isyanına geliyorum, elimde değil.

"Bleech" film versiyonuyla beni üzse de en sevdiğim animelerden biriydi -sinema japon hayranlığımın temelini oluşturuyor ama manga temelli popüler sinema değil tabi ki- mangalar animelerde güzel de dizi veya sinemaya uyarlanında -çok azı müstesna- kostümlü cadılar bayramı şovu gibi oluyor. 

Kore webtoonlarını dizi ve sinema uyarlamalarında çok daha başarılı bulsam da onların sorunu hikayelerin tekdüzeliği, japonlardaki hayalgücü ve gerçeküstü yetenek hikayelerine yansıyamıyor bence... "tower of god", "gamer" gibi uzun soluklu iyi işler çıkarıyorlar "solo leveling" ve "the beginning after the end" itiraf edeyim beni hipnotize ediyor, bunun ötesinde teknolojiye adaptasyonda açık ara öndeler ama bu işin piri benim gözümde hala japon mangaları...

Çinli güzel insanlar, tarihi mangalarınızdaki çizgiler çok naif, çizim tarzınız etkileyici fakat neredeyse her hikayenin odak noktasına  güç takıntısı koymuşsunuz, sanırsın güç uğruna her yol mübah... hele ki şişmanları bariz aşağılayan, çirkinliğin ölümü hak ettiği, engellinin dışlandığı, farklı olmanın yalnızca güç sağladığında kabul gördüğü değilse şeytani unsur sayıldığı her hikayede "yok daha neler" dedim ama light novel'lerinizin o mevzuları sündürüp daha da rezalet noktaya taşıyan asıl popüler kaynaklar olduğunu fark ettiğimde uzakdoğunun en uzağına ittim sizi, o kadar sinir harbine gerek yok... uyarlama dizileriniz etik tıraştan geçtiği için izlenebilir halde olsa bile aman benden uzak olunuz.

Endonezya'nın çizgilerini biraz kaba bulsam da farklı bir samimiyetleri var, bu aralar "seven years later" okuyorum, hafif ve naif... "my pre wedding" de çok şirindi.

Uzakdoğu aşkı kimbilir belki TRT 2'de seyrettiğim samuraylara hayranlıkla başladı, belki disney'in masalımsı plastik yapımlarından çok daha gerçek dışı olsa da realist yaklaşımlı animeler yahut ergenlikle çocukluk arası izleyip abimi dövebilirmiş gibi hissettiren Jackie Chan'dir sebep... gençliğimin kıymetlisi Kim Ki Duk muydu? yok, yok, Akira Kurusowa desem neyse, ah hayır Stüdyo Ghibli? ninemi hacta ölümden kurtarışını defalarca anlattığı Endonezyalı genç hacılar olabilir mi? 

İlk ve gerçek aşk nerede nasıl başladı muamma velakin seviyorum uzakdoğuyu bu su götürmez işte.. Hayatıma kattığınız tüm renkler ve çizgiler için Allah'a çok teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız.



20 yorum:

  1. ooooo, iyi yazı olmuş bu, benim de sevdiğim şeyleri yazmışsın da şu japon cinsellik, orta okul filan dediğin konuyu bilmiyorum, hangi animeler bunlar, bleach, ay savaşçısı, en sevdiklerimden tabii :) bu arada endonezya animeleri hangileri sölesene, nerde bulup izlicez, endonezya filmlerini çok severim, malezya ve pakistan dizilerine de hayranım. BCP yazdın yani oooo pekiiii :)

    YanıtlaSil
  2. bcp ocak ayını yazanları da okumayı unutmazsın artık :)

    YanıtlaSil
  3. Gerçekten dolu dolu bir yazı olmuş. Endonezya nın da çizgi romanları olduğunu bilmiyordum. Bir bakmalıyım onlara. Otaku her manga okuyana denemesi gereken bir sıfat bence. Otaku diyince, manga ve animeler uğruna evden çıkmayan, yiyip, içip uyurken bile onlarla haşır neşir olan takıntılı tipler geliyor gözümün önüne. Bahsettiğin gibi Japonlar iyi hoş da hayal güçleriyle birlikte etik bakımdan da sınırları yok. :)

    YanıtlaSil
  4. Eleştirilerine katılıyorum. Batının film ve dizilerinde gördüğümüz yozlaşmış şeylere animelerde rastlamak kötü. Nedir bu cinsellik, hayasızlık merakı, ahlaki değerleri hor görme anlamıyorum. Genel olarak Naruto, Bleach tarzı ya da düzgün işlenen hayattan kesitler sunan animeleri seviyorum.
    Güzel örnekler görelim biraz da değil mi ya, varsa yoksa bozuk zihniyeti aşılama niyetinde insanlar.

    YanıtlaSil
  5. deeptone, animelerini bilmiyorum ama "seven years later", "my prewedding", "flawless", "kosan 95!", "eggnoid" benim bildiğim webtoonları... bir ara nasıl oldu benim de anlamadığım biçimde webtoon.com'un kategorilerini gezerken endonezya çizgileriyle karşılaştım, şu an adını hatırlayamadığım çok kabataslak çizilmiş bir okul türü de vardı ama bulamadım onu çok sevmiştim, pek bilinmeyen ama hikayesi çok sevimli bir webtoon idi... bonus olarak da malezya webtoon'u "My Giant Nerd Boyfriend"i öneriyorum, sevimli :)

    (dün epey gezindim pek yazan yoktu, bugün fırsatım olmadı yarın da zor ama hafta sonu gözden geçiririm yine inşallah)

    okurix, otaku da demezsem kendime diyecek sıfat bulamıyorum :P
    şakası bir yana "wotakoi" okurken yalnız değilim hissi yaşıyorum sıklıkla...

    duygu emanet, Japonları bozan batı değil aslında kültürlerinin derin bir parçası şiddet ve cinsellik fakat saygı ve onur bu meselelerde sınırını korudukları önemli unsurdu... dünyanın çivisi çıkmış Japonlar çığrından çıksa ne yazar tabi o da var.

    yorumlar için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  6. BCP etkinliği sayesinde keşfettim sayfanızı. Yazdıklarınız gerçekten çok doğru. Okurken tanıdıklarım da vardı, tanımadıklarım da. Bazılarını da okuyup izlemesem de duymuştum. Oturup konuşsak daha çok eleştiri bulunur aslında. Biraz tüketici isteklerine göre şekilleniyorlar sanırım. Dünyada bana hep bir şiddete ve cinselliğe talep varmış veya artıyormuş gibi geliyor. Korkutuyor da açıkçası.
    Otaku kelimesine gelen tepkiler sanırım kelimenin anlamından. Sadece anime, manga için değil de herhangi bir şeye takıntı derecesinde hayranlık demekmiş diye biliyorum. İnsanlar bir başkasının bir şeye bu kadar bağlanmasını yadırgıyor olabilir. Ya da Japonya'da birkaç olayda psikolojik olarak rahatsız olan birkaç kişinin yaptığı kötü eylemler onların otaku olması ve toplumdan uzaklaşmalarına bağlanmış diye duymuştum. Bu yüzden negatif bir imaj yapışmış olabilir. Yine de herkes bir değil tabi. Ben de Uzak Doğu yapımlarını uzun yıllardır izlediğim için duyduğunda burun kıvıranları hiç anlayamadım. Biz mutlu olduğumuz sürece bu kadarına da laf etmesinler. :D

    YanıtlaSil
  7. Bonheur, ziyaretin için teşekkür ederim :)

    Günümüz medeniyetinde nesilden nesile içimizdeki yırtıcı daha da vahşileşiyor, dizginlemenin çeşitli yollarını ararken şiddet ve cinselliğin egemenliğindeki bir alt kültürün köklerini yaşam enerjimizle besliyoruz bir şekilde, derin mevzular, evet...

    Otaku kelimesine Türkiye'de fazla aşina olan yok zaten, bazı tutkular normal bulunurken uzakdoğuya ilgi yadırganıyor; "çocuk musun çizgi film seyrediyorsun?" veya şiddet dozu çocuğa uymayacak bir yapımda "niye oğlunla izlemiyorsun?", okuduklarına, "bunların uzmanı mı olacaksın neden bu kadar ıvır zıvır okuyorsun?" hatta daha da ilerisi elimde japon bir yazarın kitabı varsa "hepsi bitti de japonlara mı başladın?" hayır esasında oradan tutundum ve sevmeye o coğrafyadan başlamak istedim çok mu zor saygı duymak, ahhh... fazla doluyum bu konuda sanırım.

    Ben ortaokuldayken çok kitap okuyorum diye anacığım tıp öğrencisi olan ve çok değer verdiğim kuzenimden benimle konuşmasını istemişti, anneme değil de kuzenime kızmış ve kırılmıştım. Şimdi de aynı, uzakdoğuya ilgimi yadırgayan beni anlamasını umduğum insanlar olunca daha çok üzülüyorum.

    Belki hiç gitmeyeceğim, olsun, amacım sahiplenmek veya onlardan biri olmak değil ki, orası hayallerimin en sevdiğim dekoru... yaşadığın evin duvarlarının rengi mavi olsun istemek gibi, yazları deniz görmeyi istemek gibi bir şey benim için...

    YanıtlaSil
  8. beğeni çok kişisel bir şeydir, başka bir ülkenin kültürünü pazarlama yöntemi ya da kültürü beğeni gibi sığ bir duyguya sunulu değildir aslında, en basitinden sevmediyseniz izlemezsiniz tekrar :) ya da sevilmediyseniz kabul eder yakınmazsınız bu tip kültürel konularda, olayların iç yüzü-derinliği- bambaşkadır aslında, ama izleyicinin-okurun bunu anlamasını pek beklediklerini söyleyemem... :)

    YanıtlaSil
  9. Ahmet Ozan, haklısınız ama sevilmediysem sürekli yakınan tiplerdenim, çeneme hatta kalemime vuruyor içimdeki "nedeeeen?" sorusu :)))

    Beklenti de beğeni kadar kişisel bir durum bence, şahsen Japon mangakalardan beklentim yüksek... onlarda da "manga tutsa telif haklarıyla köşeyi dönsem, tanınsam veya unutulmasam" gibi beklentiler var muhtemelen, bir okur olarak sevdiğim işleri mangaseverlere tavsiye ederek bu hususta üstüme düşeni yaptığım kanısındayım, korsan sitelerden takip ettiğim için ihanet ediyormuş gibi hissettiğim de oluyor ama japonlar korelilerin webtoon.com'u gibi online platform yaptılar da illa ne düğü belirsiz adreslere gideceğiz mi dedik, Türkçe Shounen Jump vardı da biz mi almadık :P

    deeptone, ooo teşekkür ederim, bakıyorum hemen :)))

    YanıtlaSil
  10. merhaba anime izlemeye yeni başladım çok da ilerleyemedim. güzel olarak bahsettiklerine bir bakarım inşallah. uzak doğuyu ben de çok merak ediyorum. kdrama tutkunu oldum çıktım ben de. önceden sadece amerikan ingiliz izlerken nasıl olduysa kdramaya başladım ve hala çoğunlukla onu izlerim ama anime falan da bazen bakıyorum. çok iyi olan animeleri listeme alıyım :)

    bu arada deepin yazısından geldim takibe aldım sizi :)

    YanıtlaSil
  11. İyiler listesi yapmadım ama "Bleach" dışında şu an en sevdiklerim burada adı hiç geçmeyen "attack on titan" ve "One Punch Man"... "Tokyo Ghoul" ve "Gant" da seviyorum ama mangasını tercih ederim çizimler muhteşem... "slum dunk" çizgilerini beğenmesem de çok sevdiğim animelerden... "Rurouni Kenshin" film uyarlamaları da iyi.

    Kdrama seviyorsan romantizm hoşuna gidiyordur diye bir çıkarım yapacağım affına sığınarak... "au haru ride", "tonari no kaibutsukun", "horimiya", "ookami shoujo to kuro ouji", "nijiiro deizu", "omoi, omoware, furi, furare", "hirunaka no ryuusei", "orange marmalade", "lovely complex", "gekkan shoujo nozaki-kun", "skip beat!", "shigatsu wa kimi no uso" ve sona doğru başta verdiği tadı alamıyor olsam da bende başka türlü olan "akatsuki no yona" oldukça iyi hepsi mangadan animeye uyarlanmış yapımlar, ben duygusal çizimlerin tadına vararak okumayı seviyorum o nedenle manga/webtoon okuyorum ama bazılarının animelerini de izledim, iyiydi.

    YanıtlaSil
  12. Anime söz konusuysa Japonları tek geçerim :D Ben en çok o çılgın kafa yapılarını seviyorum konu baktım sarmıyor yeni bir animeye atlıyorum falan Korelilerin çizimleri fazla güzellik odaklı olduğu için fazla üst üste izlenebilir gelmiyor bana :D Çinlilerle yeni yeni bakışıyorum ama dil beni çok yorduğundan sevdiğimi pek söyleyemem :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Japonlar bence de bu konuda açık ara iyiler.
      Koreliler konusunda da katılıyorum ama güzele bakmak sevaptır :P
      dillerine alışılıyor bir süre sonra dizilerini izlerken artık rahatsız olmuyorum ama konuları işleyiş tarzlarına alışmam mümkün olmadı çizimlerde, kabul hepsinde var takıntılı tavırlar ama fazla rahatsız edici buldum kendi namıma, tercih meselesi tabi ki :)

      Sil
  13. ay çok güzel şeyler yazıyor burada. Neredeyse hepsine katılacağım, ama Endonezya bakmamışım hiç. Çin yapımlarından uzak duruşum da aynı nedenle, Japon yapımlarındaki övgüm ve şikayetlerim de aynı nedenlerle. Çok iyi gözlemlemişsin, çok iyi yazmışsın. Kalemine sağlık 🤗

    YanıtlaSil
  14. Konuyla hiç alakam yok ama yazınızı keyifle okudum. Uzak Doğu sevdası insanın kelime dağarcığını da artırıyormuş, bunu öğrendim. İlk defa duyduğum çok kelime vardı yazıda :-)

    Jackie Chan'i çocukken ne severdim. Kanal D'de her hafta bir filmini verirlerdi. Neredeyse hepsini izlemiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir an ingilizce kelime dağırcığımın mangalar sayesinde arttığını nerden anladınız merak ettim sonra jeton düştü :)

      gençken kitap kurdu ve olmamın etkisidir diye düşünüyorum, eh yaş da ilerledi haliyle naftalin kokulu kelimeler bulunabilir yazılarımda :)

      Sil
  15. Bleach en sevdiğim animelerden benim de webtoon olarak da dalsezi çok severim :) Malezya mangası bilmiyordum ona da bakayim bir ara güzel bir yazı olmuş kalemine sağlık :) bir de sırf anime manga veya uzakdoğu dizi filmlerini izliyoruz diye otaku olmuyoruz bence o biraz takıntılı bir ruh haliyle ilgili değil miydi :)

    YanıtlaSil
  16. Takıntılı olanlara “nerd” veya “geek” deniliyor sanıyordum, ben otakuyu uzakdoğuya özgü yapım ve yayınlara ilgim nedeniyle kullandım, daha genel bir tabir olarak düşünerek… günlük yaşama zarar vermeyen otakular vardı okuduğum mangalarda, literatüre hakim değilim, yanılıyor olabilirim elbet…

    düşününce uzakdoğuya fazla taktığımı düşünenler de yok değil :)

    YanıtlaSil