geri döneceğim gün istanbuldayken kaldığım evi ziyaret ettim, sanırsın ev adam oldu da gözüme bulanık bulanık baktı!
salonun perdeleri kapalıydı, mutfağın tülü uçuşuyordu tıpkı eskideki gibi, zamanında mutfaktaki boyanın sıvanın arasına kocaman solucanlar girmişti de bütün tavanı/duvarı elimle kazımış ve boyamıştım, şimdi mutfak farklı bir renkte... kulaklıklarımı takıp şarkılara eşlik ederekten kıpır kıpır yemek yaptığım el kadar tezgahın önünde ağır oturaklı bir hanım abla var, bir tek çıkmazın merdivenleri değişmemiş bir de sokak başındaki deli kadın...
mazi, içimi bulandırıyorsun, lütfen olduğun yerde, geçmişte kal
keşke o mazi denilen şey hep yerinde dursa.. bi nebze olsun rahatlayabilirdim..
YanıtlaSilistanbul mazi olmasa mutlu olabilirdim gibi geliyor bana da... bilemeyiz artık değil mi mazi mazide kalsa ne olurdu yahut mazi gerçeğimiz olsaydı tam da şimdi yani?!...
YanıtlaSilyahu ben de edirne'ye gittiğimde -üniversite yıllarıma yani- acayip hüzünlü hissediyorum.. sanki ben hiç yokmuşum gibi davranması o koca şehrin çok ayıp yani :)
YanıtlaSilistan bul da beni hiç tınmadı yahu :/
YanıtlaSilBu fotoğrafı çektiğin noktanın tam karşısında -kıztaşını sağına alıp doksan derece sola döneceksin- bir karadeniz pidecisi var, salaş bir yer ama evrenin en leziz pidesi orada yapılıyor.
YanıtlaSilUmarım taşınmadan önce denemişsindir! (Pianoporte otelinin tam karşısında, yaşlı terzinin yanında...)
müdavimlerindendim, hamur işi olur da kaçar mı benden yahu :)
YanıtlaSil