Oğlum liseye başladığında emekli olmak istiyorum, engelli emekliliği mümkün, geçinmek zor, başka yerden gelir de yok, çok çok zor... yine de bolca zaman olacak... belki de oğlanın liseyi bitirmesini beklemeliyim -ilkokulu bile bitirmedi o ayrı tabi- beş kuruşsuz çulsuzun teki olmaya neden can atar insan?
Yaptığı planları tutmayanlardanım ben, bazen diyorum ki önümüzdeki birkaç yıl için detaylıca ayakları yere basan bir plan yapayım, korkarım ki planlanan zamanda ya ölürüm ya 3.dünya savaşı çıkar.
Şam ve Halep'e savaş öncesi trenle gidebilirdim gitmedim, pişmanım... Kudüs en çok ziyaret etmek istediğim yerlerdendi, şimdi yürek burkan bir meçhul... evliyken eski'nin peşine takılıp en azından bir iki ülke gezebilirdim, denemedim de değil gerçi, istemedi... şimdi yeni eşiyle İtalya turu yapmış, ister istemez kalbim kırıldı... ortak arkadaşlarımızdan biri gittiğinde yadırgamıştı, kendisini oraya yakıştırdı mı merak ediyorum... onu bosnayı rengarenk anlatırken hatırlıyorum, benim için bosna hep bahar bahçe "bir gün mutlaka birlikte gitmeliyiz" demişti, gideriz sanmıştım.
Hayalini kurduğum turlu geziler değil, eski'yle yola çıksam eminim gezmekten soğurdum ama beni hala değersiz hissettirebilen kıytıklar kalmış ya...
Bir gün ansızın düşeceğim yola, param pulum olmadan, plansız şartsız şurtsuz.
Yanımda oğlumu sefalete sürüklemeli miyim? boğulmaya biraz daha sabredip onun kendine bakabilecek yaşa gelmesini, önemli kilometre taşlarını aşmasını beklemeli miyim? liseyi açıktan okutup keşfe çıkarsam bencillik mi etmiş olurum? sorumsuzluk onu boğuluşumun şahidi tutmak mı? ona neyi istediğini sorsam sırf beni mutlu etmek için tam olarak sonuçları kestiremeden felaketine mi atlayacak? onu yolda yeterince koruyabilecek miyim? benimle ilerlediği yolda yeterince gelişebilecek mi? kendi yolunu bulmasını sağlayabilecek donanımda mıyım? ona örnek olan annesinin yetersizlikleriyle yüzleşince yolun sonu gelecek mi ikimiz için? ben onsuz yola çıkabilir miyim? onunla yolda kalabilir miyim? o bitirmek istediğinde durabilir miyim?
Peki ya annem?... al işte, yol yaşlı bir çınarın altında kaldı.
Bazen diyorum yol arkadaşı niteliğinde bir eş arasam, hem yolun meşruiyeti de artar... seyahatlerimi güvenli kılacak, masrafları kırışabileceğimiz, yolculuğu kolaylaştıracak pasaport sağlayacak (yeşil, gri, siyah vs.) güvenilir, akli melekeleri yerinde birini arasam hatta gazetelere falan ilan versem, eşe dosta haber salsam... güzel bir vücut, sevimli huylar vadedemem ama havalı profil fotoları, can canlı videolar, dron çekimleri vs. sağlayabilirim, askıntı olmam, arabada ve çadırda konaklama tecrübelerimi paylaşabilir, en rezil koşullarda yakalanabilecek ufak tefek konfor dokunuşları sağlayabilirim, olay sadece yolu paylaşmakla kalacaksa boşanma konusunda her türlü kolaylık ve evlilik öncesi anlaşmayı da itinayla yaparız, yaşa tipe bakmam, çok mu kötü teklif yani... midesizce bir teklif oldu, evet.
Bırakıp bu hayalleri çocuk üniversiteye gidince dağ başına mı yerleşsem, bilemedim... bağ bostan eder bahçede kangal köpeği balkonda kedi, ağılda iki keçi, yayılan üç beş de tavuk beslerim, oh mis...
Güne dair umudum yok, neyim varsa bağlamışım bilinmez yarınlara, sonum hayrolsun bakalım.
Hayat çoğunlukla planlandığı gibi gitmiyor. Hakkında hayırlısı İnşallah. Bazen sabretmek zor oluyor ama sayılı gün geçiyor bir şekilde.
YanıtlaSilŞimdi okul okumakla da bir şey olmayan dönemlerdeyiz. İnsan kendi yeteneğine ve ilgisine göre bir yol çizmeli bence.
Bazı konularda çoktan pes ettim ben de. Boş boş takılıyorum.
Doğru diyorsun hayatın kendi planları var, pek bizi takmıyor.
SilAslında ben de onun yeteneklerini, ilgisini keşfedeyim diyorum ama çocuklar da fazla anacı babacı oluyor işte kendi olması için itelemek de ayrı problem, o vakti bol bulup ağırdan alıyor, benim yetişmem gereken bir şeyler var hep...
Pes etmekte de ayrı bir huzur var fakat içimde bir şey pes etme zamanı değil diyor, belki tüm bu hayaller hayallerden daha güzel gerçeklere gebedir, hiç beklemediğimiz iyilikler güzellikler içindir tüm bu sızılar iç çekişler, hayırlısı...
Ah Serap boyle yaziyorsun ya. Ellerimle seni tutup guzel bir hikayenin tam ortasina yerlestirmek istiyorum. Pasaport icin de adam cekilmez be vize kuyrugunda bekleyip reddedilmeyi tercih ederim :))
YanıtlaSilNeşeli öyküler gamsız yaylalar için cancağızım, samimi bir kalbin sıcacık ovaları bir başka güzel değil mi yahu ;)
YanıtlaSilO insan adamım olarak görülmeyi istiyorsa karşılıklı beklentilerimiz farklı olacak elbet, çekilmez, umduğunu da bulamaz açıkçası... benim aklımdaki; tüm ülkelerce tanınan karşılıklı bir sözleşme yapıp evli kaldığımız süre içinde ortak şartlara uyup birbirimizle yol arkadaşlığı yapabilmemiz, kadın-erkek gibi değil de güvenli yolculuk partnerliği gibi... tabi ki o işler öyle olmuyor -zirilyon tane anlaşmalı evlilik öyküsü, pembe dizilerin en sevdiği- her şekilde çuvallamaya mahkum... işin en riskli tarafı; az bütçeli yolculuk planında, adam başı sıkışınca beni organ mafyasına bile pazarlayabilir, birine kendinle ilgili söz hakkı vermek karşılıklı güven sağlanmamışsa akıl işi değil...
Olacak iş değil farkındayım ama hayal etmek güzel... aklım bilinçaltımda bir yerlerde gönlümün bir başka evliliğe kapı aralaması için bahaneler sıralıyor da mantık böyle kılıflar buluyor olabilir, emin değilim.
Takiliyorum.:) en guzelini hak ediyorsun ama en guzelini pasaportunda adaminda seyahatlerinde.
YanıtlaSilAmin ;))
Sildüşünme yaa bu kadar. yurtdışına gitmek de kolay. balkanlar ise oldukça ucuz. pasaportun olunca gerisi kolay. balkanlara birkaç bin liraya bile gidebilirsin. yani örnekse oğlunla bile otobüsle gidebilirsin. balkanlara vize yok. makedonya kosova bulgaristan filan. inan kolay. örnekse gruppal var incele bak :)
YanıtlaSildüşünmeye zamanım çok ama yıllık iznim yok denecek kadar az ama çok haklısın ya, kolay yani, hem az zaman da iyi değerlendirilebilir, pejmürde bir gezgin olarak ardını düşünmediğim bir yolculuğa sürüklenmeyi hayal ediyorum diye... ama yaaa istediğim öyle bir şey...
SilBiliyorum çocuklu sorululuk sahibi kadının o taraklarda bezi olmamalı ama kalbimin yerinde olduğunu anımsatan tek şey bu şimdilerde... bir de tur parasına aldığım barakada vahşi bir köpekle güvende hissetme şeysi... diyorum ki kuş fotoğrafları çeker, közde çay yapar yapar içerim, sıkılınca börtü böcekle konuşurum, tüm yıl yayla hayatı, alışık olduğum yepyeni bir düzen, misss gibi hava, anlatırken bile içim açıldı bak :P
Dilimden anlamayan, içine karışamayacağım kalabalıklar arasından akıp geçmek mi, inzivaya çekilip durulmak mı? ikisi de bana uyuyor... tabi göl veya ırmak olmazdan evvel su olmak gerekiyor ;)
Your blog is a reservoir of practical knowledge and insights.
YanıtlaSil