6/03/22

İz

Mayıs'a yetişemeyen BCP yazısını daha da geciktirmek istemediğim için, biraz çalakalem olacağını tahmin etsem de yazayım dedim.

Mayıs teması; "Rus edebiyatı ve sineması ya da spor" 

Blogda yaşamım üzerine yazıyorum hep, konuyu da yine bu minvalde anlatayım istiyorum.

Açıkçası ilk aklıma gelen "Anna Karenina"... lisede okuduğumda kadına çok sinirlendim, kitabı defalarca fırlattım ve yine de birkaç gün içinde bitirip süründürmediğim kitaplardan biri oldu, bir süre sonra söylene söylene "Madam Bovary" okurken arkadaşım "Anna Karenina'yla konusu çok benzer niye okuyorsun ki?" diye sorduğundaysa Anna'yı savunurken buldum kendimi... üstelik ilk kez okuduğum kitaplardan birinin sahneye yansımasını da sevdim, her ikisini de öneririm.

Rus edebiyatından okuduğum ilk eser aynı zamanda vefat eden dayımın kocaman süslü kitaplığından arakladığım ilk kitaptı; "Çehov - Hikayeler"... uzun zaman Çehov'un tüm öyküleri o kadar sandım ama meğerse başka ciltleri varmış kitabın :)

Rahmetli'nin kitapları pek kıymetliydi, annem de onlara her gittiğimizde beni tembihlerdi "aman kitaplara dokunma" diye... onlarda kaldığımız akşam bitiremediğim için kitabı çantama attım "nasılsa birkaç hafta içinde yine geliriz, yerine koyarım" düşüncesiyle... tabi ki dayım fark etti, sorunca yalan söylemedim, çantamdan çıkarıp verdim kitabı, dayımın gözleri doldu "benim sıpalar okumuyor diye canım sıkılıyordu, akıllı kızım benim, iyi baktığın sürece sorun yok, hepsini alabilirsin, istersen sana daha uygun bir şey seçebilirim" demişti, o ana kadar oymaları tehditkar görünen o ceviz kitaplık lunapark gibi parladı gözümde, ilk kez dayımın ürkütücülüğünü değil de babacan öğretmen yönünü görüp sevdim, kitaplıkta siyasi içerikli olanlar hariç ne varsa okudum zaman içinde... fakat ölümü sonrası bakımsızlaşan kitaplığın sobada son buluşuna müdahale edemedim, Allah rahmet eylesin... elimde en son ödünç aldığım ve onun ardından hatıra olarak tutmaya karar verdiğim Yaşar Kemal-Deniz Küstü kaldı.

Dostoyevski lise yıllarımın en önemli ismi oldu, ona uzunca bir süre takıntılıydım, oblomovluk yapsam da, "bir delinin günlüğü"nü yere göğe sığdıramasam da, Tolstoy'a duyduğum saygıdan öte bir sevgim var ona...

Çalışmaya başladığım ilk zamanlar annemin yaylada olduğu bir yaz günü izledim ve günlerce yalnızlık kör kuyu gibi çekti içine..."Stalker" Rus sinemasının beni en çok etkileyen yapımı oldu -üniversitede yönetmenin pek çok başka filmini seyrettiğim, hatta sıkıcı olabileceği önyargısıyla izlediğim halde- olağanüstüydü.

Gıcık olduğum uygulamalarına rağmen hayranlık uyandırıcı yönlerine bakıp şaşırdığım, hatta bazılarını çok şirin bulduğum bu millete ne desem bilemiyorum...





14 yorum:

  1. Dayına Allah rahmet eylesin, kitapların sonu üzücü olmuş. Keşke insanlar okumak isteyen birine verse böyle durumlarda.
    Klasikleri az okurum, genelde bana boğucu ve içerik yönünden sinir bozucu gelebiliyor. O yüzden genelde bana uymazlar, yine de arada okuyorum tek tük sevdiğim çıkabiliyor. :)

    YanıtlaSil
  2. Okumayı öğrendiğimden beri kitapları sevdim ama son 10 yıldır çok az kitap okuyorum fakat mangaların da hayatıma başka renkler kattığını düşünüyorum... kim bilir klasiklerin sana dokunacağı zaman sonra gelecektir veya belki senin resminde o rengin çok yeri yoktur, o renk yok diye anlamını yitirmez, o rengin özel oluşunu da değiştirmez... teşekkürler ziyaretin için ;)

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel öneriler. anlatımınız da çok keyifliydi. söylediğiniz filmlere de bakacağım. teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
  4. Anna Karenina insanın gözünü korkutuyor. Halbuki sanki bir yerlere yetişmemiz gerektiği için hemen bitmesi gerekiyormuş gibi... Ne acelemiz varsa artık. :)

    YanıtlaSil
  5. Değil mi ya :)

    Ben sevdiğim şeyler konusunda abartmaya ve tutkulu davranmaya fazlasıyla meyilliyim, kitabı sevmişsem sıramın altından açar sınav sırasında bile okurdum (kağıdımı verdikten sonra tabi ;))

    YanıtlaSil
  6. anna karenina en sevdiğim romanlarda jane eyre ile beraber başta gidiyor. bir dolu film versiyonunu da izledim. bovary de nefis tabii, filmi de nefis. çehov vee tolstoy en şeker iki dede :) dosto da tabii, depresif biri olsa da doğuştan yazar. stalker, tarkovsky, öğretmen yönetmen :) rus sineması ve iran sineması, en üzel iki sinema :) kitap anıların da ne güzel bu arada :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. jane eyre, diğer klasiklerin aksine ilk filmini seyrettiklerimden, film vasat gelmişti ama kitabı harikaydı :)

      yorumun kocaman gülümsetti beni, kendime ait kitaplığım olmadığı yıllarda, kolilerdeydi kitaplarım, ne zaman böyle bir muhabbet başlasa ne var ne yok dökerdim kutuları, muhabbet uzadıkça dağ gibi kaplardı kitaplar çevremizi, o günlerdeki gibi dökmek istedim kıymetli hikayeleri, kitapları filmleri, ziyaretin için teşekkür ederim :)

      Sil
  7. dayın ve kitaplarla olan anıların ne güzel ama kitaplığın sonuna üzüldüm tabi. anna karenina okurken ben de ona çok kızmıştım sinirlenerek okumuştum sonunda da ağladım sanırım tam hatırlayamasam da :) o kadar sinirlerime dokunmasına rağmen ben de sevmiştim sonradan :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaplık çok sıkıntı değil ama dayımın 3 çocuğunun da okumuş olup bu kadar kitaplardan uzak kalabilmeleri tüm o birikime rağmen hem de, asıl üzücü olan o aslında... içlerinden biri kitapların bir kısmını kurtardı ama o bile evinin müntena köşesindeki o kitapçıkları kenarından köşesinden açmamıştır, zannetmiyorum.

      Anna sanırım biraz öyle bir karakter, karşıtlıklarıyla zenginleşmiş garip bir tılsım saklıyor yüreğinde bir yerde sanırım...

      Teşekkürler yorumun için :)

      Sil
  8. Az ve öz şekilde öyle güzel değinmişsin ki Rus kültürüne. Sinemasıyla ve edebiyatıyla dünyaya yön veren ülkenin şimdilerde susuz kalması ne acı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cidden nedense artık kötü kokan bir şeyler varmış gibi o perspektifte, bir tür çürümüşlük... insan inanamıyor tüm o birikimin şimdiki vaziyetine.

      Sil
  9. Neredeyse bir yıl sonrasında yazılan bir yorum bu. Ama blog kültüründe bu da olmalı. İnsan içinden geçeni yazmalı. Aynı yazarları sevmiş, aynı kitapları faklı zamanlarda okumuşuz. Asıl işin güzel yönü fikirlerimiz nasıl da uyuşmuş.
    Dayınızı saygıyla, rahmetle anıyorum. Size ne büyük bir miras bırakmış.
    Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
  10. Zaman mühim değil, gönüller bir olsun ;)

    amin...

    Ziyaretiniz için teşekkür ediyorum, sevgiler, selamlar...

    YanıtlaSil