Mayıs ayının son günü ayın konusuna bakarken BCP nisan ayı temasının "1900'lü yıllarda geçen eserler, nostalji ve siyah beyaz" olduğunu gördüm, arkamdan ağlardı yazmasam, olmazdı, olamazdı, içimde kalmasın dedim :)
1900'ler denilince aklıma pek çok kişi gibi sessiz filmler geliyor ama aklıma ilk gelen film "Modern Zamanlar" değil de "Un Chien Andalou (Bir Endülüs Köpeği)" oluyor, dali sempatizanı olduğumdan beri... resimlerinin içinden çıkamadığım Dali efendi, şu mürekkeplerin yorumlandığı Rorschach testi gibi bir film yapmış, bakıp; ölüm, aşk, çürümenin felsefesi üzerine derinlere dalmanızı sağlıyor ama bir köpek kadar saldırgan tarzda! Dali-Bunuel işbirliği aradan geçen asra yakın zamandan sonra bile etkileyici...
1900'lerde adını anmasam eksik hissedeceğim diğer isim Kurusowa -neyseki ben nisanda yazmasam da arkadaşlardan biri yazmış, görünce gözlerim parladı resmen- muhtereme hayranlığım "Dream" filmiyle olmuştu, kiraladığım CD'lerde mi vardı, TRT 2 mi yayınladı hatırlamıyorum ama 90'larda "Saddam İncirlik Üssü'ne bomba yağdıracak" yaygaraları eşliğinde nükleer felaket senaryolarının şehri sardığı dönemde tüm o düşlerin beni nasıl içine çektiğini net hatırlıyorum ve o bahçeyi... yıllar içinde her filmine ayrı hayranlığım oldu, İstanbul'da okurken Atatürk Kitaplığı ikinci evim gibiydi, o küçük salonda Rashamon, Run, Yedi Samuray ve Yojimbo'yu kaçıncı kere izledim bilmem... "Ikiru" gözümden kaçan filmlerindendi fakat beni zayıf noktamdan vurdu, çalıştığım düzenli işimde emeklilik hayalleri kurmaya başlamıştım, gizli mide kanaması geçirdiğim anlaşılmadan önce kanser şüphesiyle biyopsi yapılmıştı, tüm bunların ardından 'mide kanseri olduğunu öğrenince yaşamını sorgulayan sıradan bir adam' yüreğimdeki kör noktalardan birine dokundu, beni ölümüne etkileyen filmlerden biri oldu.
1900'ler ve sinema söz konusu olduğunda; "Ay'a Yolculuk" övmeden, "Hiroşima Sevgilim" demeden, "Casablanca" nerede merak etmeden, "Bisiklet Hırsızları"na gönderme yapmadan, "Potemkin Zırhlısı"nı anmadan, "Kameralı Adam"da kimmiş bilmeden, "Çaplin'e göz kırpmadan, "Çıplak Ayaklı Kontes"e şapka çıkarmadan, "Rüzgar Gibi Geçti" ile savrulmadan, "Serseri Aşıklar"a selam vermeden, "Asi Gençlik"e hakkını teslim etmeden, "Il Postino" ile postacı yolu gözlemeden, "400 Darbe" ile dertlenip, Fellini'yle kafa dağıtmadan, "Mary Poppins"le uçup, "Oz Büyücüsü"yle şarkı söylemeden, "Singin’ in the Rain" eşliğinde ıslanmayı istemeden, "Tiffany'de Kahvaltı" izleyip zarif hanımefendilere parlayan gözlerle bakmadan, "Cinema Paradise" izlemeden, "Schindler'in Listesi"yle soğuk duş almadan, "Rosemary'nin Bebeği"ni görmekten korkup, Hitchcock filmiyle ürpermeden, "Kuşlar"a başka gözle bakmadan, Çaki yüzünden naylon bebeklere küsüp, "Fredy'nin Kabusları"nda 13.Cuma'yı uykusuz geçirmeden, "Cennetin Çocukları"na umutla bakmadan, "Leylekler Uçarken" hüzünlenmeden, "Sarhoş Atlar Zamanı"na vahlanmadan, "Guguk Kuşu"yla delirmeden, "Baba" serisiyle ağır ağır yürüyüp, "Zorba"yla sirtakiye merak salmadan, "İyi, Kötü ve Çirkin"deki ıslıklı müzik eşliğinde kozlarını paylaşmadan, "Mayıs Sıkıntısı" çekmeden, bir kerecik Yeşilçam'ı anmadan "nereye?" demezler mi adama! (biliyorum, bu liste epeyce eksik liste, uzununu da yazarım bir gün inşallah)
Stüdyo Ghibli animelerinin döneme kattığı tüm renkler için müteşekkirim... manga konusuna girersem hiç çıkamayacak gibiyim bu yazıdan, o nedenle bunu da es geçeceğim.
Son olarak; ismiyle bile nostaljinin dibine vuran, kitaplığımın en davetkar üyesini önerip bitiriyorum "Ayfer Tunç-Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek".
İzlemediğim bir sürü film adına rastladım yazında. :) Bol bol
YanıtlaSilKült filmler hepsi, sinema tarihinde adı sıkça anılanlardan... nostalji modundayken göz atın, umarım beğenirsiniz.
Sil