Fotoğraflara bakınca kendi gençliğimde bir ışık görüyorum, feri çekilmiş şimdi o bakışların, şükür ki gözler yerinde, bakarsın başka bir ışıkla aydınıverir, umut güzel umut...
Oğlum sandığımdan erken sormaya başladı ayrılma nedenimizi, ağlamadım, belki ağlasam o sormayı keserdi, belki boğazımdaki yumru üç beş fotoğrafla kol kadar olmazdı, kim bilir...
İnatçıyım ben, "unutacağım" diye direttikçe esiyor, rüzgar bile canımı yakıyor, uzun uzun bakıyorum fotoğrafına, ölmüş kabul etmek daha makul görünüyor gözüme, yas böyle böyle biter belki... yok saymayacağım, uyuşan hisleri de hislerim döndüğünde kıvrandıran sızıları da yok saymayacağım, uyuşukluk yakamı bıraksın diye acıya alışacağım, bitecek böyle böyle, zamanla, zaman yoksa ölümle yitip gidecek eninde sonunda...
Şöyle aynada kendime bir bakınca, o kadar çok son görüyorum ki "son olsun bu" diyorum, sevilmek hak edilen bir şey olsaydı harcım olmadığını savunurdum.
Becerebilsem -ölsem bile- akıllarına estiğim bir an bir yerde sevdiklerimin içini ısıtmak isterdim, hala yaşıyorken olur mu dersin?
Yazıların şiir gibi geliyor bana. Hem burukluk bırakıyor hem etkileyici. Umudun hiçbir zaman solmasın.
YanıtlaSilinşallah, teşekkür ederim
Silolur tabii ısıtırsın ısıtıyorsundur zaten yaaa :)
YanıtlaSilöyledir umarım, ölsem gam yemem o kadar diyorum :)
YanıtlaSilÖlüm ile ayrılığı tartmışlar 50 dirhem fazla gelmiş ayrılık diye bir söz duymuştum var mıdır aslı bilmiyorum ama bir gün bu blogda umut dolu yazılar okumayı diliyorum
YanıtlaSilumut yok değil de aşk olmayınca umut kör kalıyor biraz, ben de melankoli yer yaptı hem, bir umutla başlayan yazılar bile karamsarlığın kollarına teslim ediyor kendini... tüm samimiyetimle içimden geçenleri yazıyorum elimden gelen de bu oluyor; hayata bakışım değişir elbet bir gün kelimeler değişir, kim aynı kalıyor ki zaten...
SilÇıkmadık canda umut var, bende neden olmasın ;)