"İşe dört elle sarılmalıyım" kaygısı çektiğim sırada hatalar peş peşe geldi; telaş bana yaramıyor, rahatlık da yaramıyor, belki de ben işe yaramıyorumdur!? En az 6 sene sıkı çalışmaya ihtiyacım var, sonrası Allah kerim...
Arabayı tekrar kullanmaya başladım, çok korkutucu... Elim hala titriyor.
Sürekli dünyayı gezdiğimi hayal ediyorum, kimi zaman kutuplardayım kimi zaman uzak doğuda, bir bak Erzurum'dayım bir bakmışsın Muğla'da, hoop balkanlarda veya bilinmeyen bir adada... o kadar rahatlatıyor ki beni, terapi niyetine, hiç bilmediğim ülke adları öğrenip resimlerine bakıyorum.
"Yine seversin, hayat devam ediyor" diyorlar, hiç teselli etmiyor, düşüncesi bile korkunç... güçlü olmak istiyorum; çiviye gerek olmadan gönlümdeki çiviyi söküp atacak kadar, diyabet olma riskini alt edecek kadar güçlü olmak istiyorum.
Yeniden seveceksem ayazı seveyim yine, yüzümü donduran boğazın rüzgarını öpeyim, aşksa yağmura tutulayım, sağanakta yerimde duramadığım o günlerdeki gibi...
İstanbul'u özledim… kulağımda müzik deli divane uçarcasına yürüdüğüm, dünyayı unuttuğum zamanları selamlıyorum.
Kapanmaya başladım kabuğuma yine, aslında o yüzden arabayla geldim bugün, 'olmaz'ları kırmak için.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder