İş yerinde bloga giremiyordum bir süredir, bugün çok içim şişti, tekrar denemek istedim açıldı. Başımı yakmam inşallah yasaklı siteye giriyor iddiasıyla, bizim bilgi işlem bu konularda biraz ürkütücü, bir yerlerde işten biri gizlilik ihlali yapıp yapmadığımı tespit için blogu takip ediyor olabilir (paranoya modumu açtım, evet)
Yazın annem felç geçirdi, ilk günler oldukça kötüydü, çok korktum. Yolda ağladım mı, uyudum mu, sadece kafam dalgın olduğu için miydi emin değilim hastaneden işe giderken olmayacak bir kaza yaptım, araç pert oldu, şükür ki sağlık sorununa yol açmadım ama annemin durumu nedeniyle acil araç ihtiyacım vardı, epey borçlanıp araba aldım aracın perte çıkacağı kesinleşince... o günden beri yalnız araba kullanırken korkuyorum, üç kazamı da yalnızken ve yazın yaptım, pek tesadüflük tarafı kalmadı, yalnızken hız konusunda dikkat etmem gerektiği kesin.
Oğlum HSP diye bi hastalığa yakalandı babasındayken, bana bir iki kızarıklık dediği şeyin beline kadar kıpkırmızı morluklarla dolu hatta ayaklarında su kabarcıklı bi şey olduğunu ve çocuğun ayağının üstüne duramadığını atlatsa en azından mental olarak kendimi hazırlardım...atlattı çok sükür ama ayaklarının şu anki haline bakmak bile ürkütücü... üç yıl gözlem altında kalması gerekiyormuş... babaya çocuk emanet etmek herkes için mi saatli bomba bilmiyorum.
Hastalık hususunda da sınanmadığımın masumuyum belli oldu, bu sene hastalıkların sadece fragmanlarını gördük ama oldukça ürkütücüydü.
Kanser ihtimalinde sarsıldım, annemin kendi yemeğini ve ihtiyacını gidememe ihtimalinde dağıldım, oğlumun böbreğini kaybedip ayakta durmakta zorlanabileceği ihtimali karşısında şoktaydım, çok şükür çok şükür ki sadece bir tür uyarı gibi göz kırpıp geçti hepsi... sadece ihtimallerdi ama boşanma aşamasında yaşadığım ve uzun süre atlatamadığım gece terörü beni yine yakaladı; tepinerek uyanmalar, bölünen uykular, uyuklarken küçücük şeylere tavana kadar sıçradığım tepkiler... annem ordan burdan okunmuş su içirtip duruyor habire...
İşle ev arasına kilitledim yine kendimi, spor yok, yürüyüş yok, bir arkadaşla iki lafın belini kırmak yok, hayırlısı bakalım... emekli olsam yeniden nefes alabilir miyim?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder