3/09/22

müsait yerde...

Otobüsün ters yöndeki koltuklarını seviyorum, eskiden otobüsün sonunda kapıya bakan iki kişilik yeri tercih ederdim, şimdi gövdem yüzünden külfet... ön tarafın tersine oturmam yaşlandığımın da kabulü, evet.

Yaşlı adamın bastonuna yaslanmış bir nine çizmek istiyorum, otobüsün koltuk tahsisine dil çıkaran kıpkırmızı  bir de dil... 

Akıllı adamlar deli ediyor beni, aklımı başıma alsam daha da çekilmez oluyor bu bay bilmem neyin pek bilenleri... gençken aklı başında beylere kapılırdım, insan olarak seviyor, yazarlarsa okuyorum ve fakat şahsım adına en akıllı adam beni kendi halimde bırakan adam...

Hadi vazgeçelim, gelmişi geçmişi ve dahi istikbali... boşver.

Yazmak da ağzından çıkan sözler gibi esir ediyor insanı, yazmanın güzelliği silinip yeniden inşa edilebilmesi, yoksa yazamazdım bu kadar ama en en en güzeli yakılabilmesi, sözler verip tutamadığında da ateşe versem her kelimeyi, oh ne ferah...



8 yorum:

  1. Çok içten ve güzel yazıyorsun. Yazılarını okumak güzel. Bence iyi öyküler de yazarsın, şöyle bir hayal ettim de. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öykü hiç denemedim ama kurmaca pek bana göre değil diye düşünüyorum, senaryo denemeam olmuştu, hikaye kurgulamak kurmaca için yeterli bir yetenek değil, bu asosyallikte karakter analizi sadece yakın olduğum kişiler için mümkün oluyor ve açıkçası sevdiklerimi kendi kasırgama katmak istemiyorum ;)

      Hem blog yazmak özel bir şey benim için... hatırlanmak ve iyi sıfatlarla anılmak güzel olurdu elbette ama yazabileceğim herhangi şey buradakinden daha samimi olamaz ve bende daha güçlü bir yön, ilham olabilecek daha değerli bir sır varsa da ayırdında değilim henüz...

      Bloga rastlayıp benimle duygudaşlık edenlere minnettarım, hayatıma nasıl da özel bir bağdan dokunduklarının çoğu farkında değil... yine de kendimle dolu bu yerde sevilecek şeyler görmem için umut oluyorlar :)

      İç yolculuğumda bu blog bir ışık benim için, kelimelerin gücü inanılmaz, sadece üstü kapalı yazıyorsam bile üstünü örttüğüm bir katmanı görebiliyorum perde arkasından, derinlerdekileri sezinlemek için biraz daha ipucu ediniyorum, merak da ediyorum yolu, yolcuyu... güneyi bilmeden güneye göç etmeyi doğduğu anda bilen kuşlar değiliz ne de olsa, kabuğumu keşfetmeden kırmaya çalışmak sadece benliğimi yaralar diye düşünüyorum, tek gün bununla yaşayacaksam bile kanatlarım neye benzerdi? merak ediyorum.

      Sil
  2. son cümleler şiir gibi :)

    YanıtlaSil
  3. Yorumların da post gibi okunası ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dilim şişmiş sanırım :P

      Geçenlerde senin yazılardan birine de yazdıkça yazdım veee gönderemedim, tekrar yazmaya üşenip oğluma yakındım uzun uzun, şimdi ne yazarsam yazayım göndermeden kopyalıyorum ;)

      Sil
  4. O kadar uzun yazarsan düşünme "send" de gitsin biz de okuyalım plz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de dedim de lafımı dinleyen kim :)))

      intenet mi koptu, çok yazıcınca yazılım "yorma beni" mi demek istedi? bilemiyorum ama gitmedi yorum, acaba "blogun sahibisi görmeden olmaz" modunda mı dedim bir umut fakat sonraki posta yaptığım yorum gidince kabullendim, artık daha temkinliyim, ısrarıma dayanamıyor hiçbir blog ;)

      Sil