3/22/22

değişik

 Yine buraya yazıyorum, yine aynı şarkılar dönüyor kulaklıkta, ayrılığa dair, ağlak, saçma derecede bam telime dokunan ne kadarı varsa sırada, liste yapmıyorum oysa elim gidip duruyor olmalı youtube benim yerime yerin dibine geçiyorum düşen her damlada...

Kitaplarda, filmlerde, şarkılarda, zeki görünen pek çok şahsın dilinde değişim var, iyi veya kötü yerinde saymaktan iyi diyorlar genel itibarda veya ben öyle anlıyorum yapamadığımdan gocunarak belki... değişmek çok zor.

Bir süre önce kollarına atıldığım adamdan sakınmak, kabuslarında görmek, tutup bir de çocuğuna "onu ara, onu sor, ondan uzaklaşma" diye salık vermek daha tuhaf elimde olsa anılarımı en kuytuya kilitler fersah fersah kaçardım dolaylarında olmaktan kendi yapmadıklarımı en sevdiğine gümüş tepside sunmak bir tür iki yüzlülük, küçük de olsalar hissediyorlar ama peki ya ona sövmek yerine hep aşktan ve güzel zamanlardan bahsetmeyi istemek oğluma ya buna rağmen uzak kalmam gereken biri olması ben anlıyor muyum da ne demeli kuzuya... ağlamak için kendimi zor tutuyorum böyle zamanlarda, anne olmak yerine dizinde hıçkırıklara boğulmak ve miniğimin saçımı okşamasını istemek geliyor içimden... oysa kızgınca bakıp, tüm bu mesafeleri anlamasını, odama babasıyla konuşurken dalmaması gerektiğini açıklıyorum, anlamıyor, o kadar anlamsız ki anlatmayı geç ağzımdan çıkanı duymak bile tüketiyor, kalbimi kırıyor bu saçmalık...

Öylece bu durumdan sakınıp görmezden gelsem, konuyu olduğu gibi kapatsam daha kolay daha az kafa karıştırıcı, karşı taraf için de rafa kaldırması daha kolay bir mesele olacaktır muhtemelen ama olmuyor, kıyamıyorum, babasız büyümüşken yabancılaşmasını izlemeye dayanamıyorum, yanacağını bile bile bir alev çemberine atlamak saçmalığın daniskası...

 Sadece varlığıyla kırılıp etrafa saçılan özgüvenin üzerinde parende atmak gibi onu çocuğuna övmek, kendi varlığını sorgulatan başka türlü bir yıkım... ilerde "bunu benim için yapmanı istemedim, böyle yaparak her şeyi daha kötü hale getirdin" diye suçlaması olası yavrunun fakat bu benim seçimim, yemişim acısını sızısını... ayrılırken birlikte olmaktan daha çok acıtacağının farkındaydı ama aklımı korumalıydım... buna da dayanırım son raddeye gelene kadar, olduramadıysam olmayıverir.

Değişmeliyim biliyorum, değişen sayısını arttırmak sorunu değiştirmeyecek... rengi ne acaba? sis bulutunda her şey pastel tonlarda...

6 yorum:

  1. pastel tonları fotoğraflarla çalışırken çok seviyorum, özellikle başarılı birkaç koreli fotoğrafçı çok iyi kullanıyor pastel tonları editlerinde.

    kamuran akkorun seni de üzersem kusura bakma dediği bir şarkısı var bu arada hayat bazen tam öyle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pastel tonlar kurguda güzel, hayatın çılgın fırçası için fazlasıyla soft...

      şarkılar olmasa hayat ne kadar yavan olurdu kim bilir :)

      Sil
  2. Yazılarını okumayı seviyorum. Duygularını, düşüncelerini, acılarını anlatış tarzını. Belki de kendime karşı dürüst olamadığım kadar dürüst olduğunu düşündüğüm için kendine.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dürüst yanıma kendimleyken sımsıkı sarılıyorum bu bile değişmeye yetmiyor, "kendime işkence etmenin başka bir yolu mu?" diye düşündürüyor zaman zaman...

      "kendine fazla yüklenme" lafını sık duydum, ben yapamıyorum ama kendine iyi davranmak önemli... kendine yalan söylemek seni kırıyorsa, bundan vazgeçebilirsin, yalan hayat için iyi bir yoldaş değil... her doğruyu kendine yükmüş gibi sırtlanmak da doğru değil, değiştirmem gerektiğini düşündüğüm meselelerden şahsım adına... herkes yolunu kendince yürüyor, dürüst olmadığını düşünmek yolun kaygısı, yürümenin yorgunluğu da olabilir... dilerim yolunda hep güzellikler olur.

      Sil
  3. biraz daha zaman lazım sana :)

    YanıtlaSil