Oğlumdan bu kadar uzun süre ayrı kalacağımı söylese biri, ölüm döşeğinde olmadığım sürece imkansız derdim.
Her gece kabus gibi... uzaktayken haftada bir aramaya tenezzül etmeyen adamın beni anlamaması şaşırtıcı değil elbet, oğlumu sırf beni üzmek için kullanıyor, ne yaptıysam ben ona... Malsa mülkse evladımın, önceliğim o, her şeyim o...
İnsan neden zulmeder bu kadar? aşka inancımı parçaladı, kendime inancımı sarstı, hayallerim için çabalarımı değersiz kıldı, bana onca yıl yaptıklarının tek güzel sonucu bu çocuk... ona kızmıyorsam, kin kusmuyorsam tek sebebi bu... onu da almakla tehdit ediyor, bağımızı kırmaya çalışıyor, neden yapar insan bunu, benim hatrım yok anladık da senin de çocuğun o, gönlünde kocaman bir çukur açma çabası neden? anlamıyorum...
Ağlasan, sızlasan, tepinsen hatta delirsen de hayat devam ediyor... 30 yılımı yalnız geçirdim, yalnızlığa alışmak mesele değil benim için ama masuma kıymak niye?
Ben 'ruhum' dediğim adamı bırakmışım geride, canımdan can gitse dayanmanın yolunu illa ki bulurum ama benden bile daha kırık dökük bir insan yavrusu nasıl büyür öyle, bir çocuğun omzuna böylesi bir aşk acısı konur mu? annesinin iş dönüşü iğrenç ter kokusuna misk muamelesi yapıp içine çeken "seni çok özlemişim anne" diyen çocuğa kıymayı cidden düşünür mü? havsalam almıyor.
Nadiren öfkelenirim, saman alevi gibidir ama cidden yakıcı ve kontrolü imkansız... küle dönmüş ateşi körüklüyor sonra "yandım anam" dese bile dönüşü olmayacak, ben yanacağım da o kalacak mı? Peki ya iki ateş arasında kalan yavru, ona ne olacak?
Sabır, sabır, sabır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder