dur bakalım n'olcak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
dur bakalım n'olcak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/18/12

konar/göçer

geçen hafta kışlıklarımı kocaman karton bir kutuya doldurup koli yaptım, bu hafta sıra kitaplarımda, erken aslında bu hazırlıklar için ama kendimi hazırlamak için geç bile kaldım, nedense giysilerim ve kitaplarım gidince taşınmış olacağımı varsayıyorum, sanki yerleşik düzenim bunlardan ibaret...

yeni ev, yeni aile, yeni şehir...deniz seviyesine en yakın ovadan gidip binlerce metre yükseklikteki bir dağın başını yurt tutabilen bu bünye, çok daha iyi şartlara sahip bir şehirden tedirginlik duyabiliyor, hırçın kışına ya da denizin tuzlu nemiyle ciğerimi yakmayan yazlara alışabilecek miyim bilmiyorum -hava da bahane ya- el olup gideceğim ya burdan yer tutabilecek miyim gittiğim yerde, ister istemez endişeleniyorum.

evlenmek istediğimden emindim fakat şimdiye kadar evlenmek konusunda bu kadar kesin karar verebildiğim kimse olmadı, evet, onunla bir ömür geçirmek istiyorum, mutluluğu, huzuru elceğizlerimle hayatımıza katıp karıştırmak istiyorum, bunu yapmaya kalbim dayanırmış gibi görünüyor, gümbürtüsünden kulaklarımı uğultular sarıyor çünkü...yine de bazen şöyle kocaman kucaklayıp kalbimi azıcık uslandıracak bir destek fena olmuyor hani...sevgilim, kollarının arasında hayatım ne kadar küçücük kalıyor.

toparlanma vakti, göç benim her yazımda her kışımda var, gözümü yola dikmiyor muyum her fırsat buluşumda, al işte, evler ve yollar seni bekler şimdi...

3/02/12

pürtelaş

sonunda geliyor,  bende bir heyecan bir heyecan...bugün sabah olmaz sanırım...aslında iş çıkışında o gelmiş olacaktı, işi çıktı yarına kaldık, halen içten içe iş çıkışında onu görmeyi bekliyorum.

sabah ezanında dikileceğim sokağın başına, görür görmez kendimi tutabileceğimi de zannetmiyorum, annemin yanında sarılmaya utanırım, sokağın ortasında sarılmaya hiç utanmıyorum ama...öyle işte...gelsin artık, gelsin yahu...çıkışta keşke karşımda olsa...

2/23/12

hiçbir şey eskisi gibi kalmaz gidince


renkli bir iş manzarasıyla daha merhaba...

penceremin karşısında bu renkli manzaraya çok alıştım, şu an aslında o balkon bomboş, ev sahibesi sanırım evde yok.

deli bir tamircinin karşısında, çamaşır manyağı ev hanımlarının çaprazında, yan komşuyla çay sefası yapacak yakınlıkta bir ev alıp resmi kurum binası yapmak ne iş pek çözemedim ama yeni bina problemi büyük ölçüde çözüldü, yakın sayılabilecek bir tarihte işyerimin mekanı değişecek  fakat o yakın sayılabilecek upuzak tarihte -bir aksilik olmazsa inşallah- ben olmayacağım.

son dört yıldır üç tarafı kitaplarla kaplı bir adada çalışıyorum, eh artık rafa kaldırılmış kitaplara benzemiş olmam muhtemel...güncel basımların hızla yıpratılıp eskilerin tozdan kirden çıkamadığı bir düzenimiz var burda, tekmili birden sahipli, her biri ayrıca etiketlenmiş, içerikleri internetten görülebilen koca bir yığın...

kütükhanedeki eski kitaplar da cilt parası verilmemek adına yeni binaya gitmeyecek, muhteviyatı için alternatif yöntemeleri kullanmak çok daha akılcı.

benim adıma tek akıllıca çözüm şu sınavın hakkını vermek, o kadar...