geçen hafta kışlıklarımı kocaman karton bir kutuya doldurup koli yaptım, bu hafta sıra kitaplarımda, erken aslında bu hazırlıklar için ama kendimi hazırlamak için geç bile kaldım, nedense giysilerim ve kitaplarım gidince taşınmış olacağımı varsayıyorum, sanki yerleşik düzenim bunlardan ibaret...
yeni ev, yeni aile, yeni şehir...deniz seviyesine en yakın ovadan gidip binlerce metre yükseklikteki bir dağın başını yurt tutabilen bu bünye, çok daha iyi şartlara sahip bir şehirden tedirginlik duyabiliyor, hırçın kışına ya da denizin tuzlu nemiyle ciğerimi yakmayan yazlara alışabilecek miyim bilmiyorum -hava da bahane ya- el olup gideceğim ya burdan yer tutabilecek miyim gittiğim yerde, ister istemez endişeleniyorum.
evlenmek istediğimden emindim fakat şimdiye kadar evlenmek konusunda bu kadar kesin karar verebildiğim kimse olmadı, evet, onunla bir ömür geçirmek istiyorum, mutluluğu, huzuru elceğizlerimle hayatımıza katıp karıştırmak istiyorum, bunu yapmaya kalbim dayanırmış gibi görünüyor, gümbürtüsünden kulaklarımı uğultular sarıyor çünkü...yine de bazen şöyle kocaman kucaklayıp kalbimi azıcık uslandıracak bir destek fena olmuyor hani...sevgilim, kollarının arasında hayatım ne kadar küçücük kalıyor.
toparlanma vakti, göç benim her yazımda her kışımda var, gözümü yola dikmiyor muyum her fırsat buluşumda, al işte, evler ve yollar seni bekler şimdi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder