geçen yıl mayıs civarı, arkadaşın tekine içteki keşiflerimi tamamlayamadığımdan dem vurduğumu hatırlıyorum, ne safdillik ama!
yeni dünyayı keşfettim ve eski kıta en sumtraklı döneminde giden gemilerinin ardından bakıyor, amerikadaki katliama benzer bir savaşı içimdeki vahşi ama yerli huylarıma karşı yaşamaktayım, baskın gibi bir gecede olacak şey değil belki yaşadığım ama gece kadar belirsiz her şey...ve şimdi iç mücadelelerimin bilançosu gün yüzünde...
faydasız bir ağaç yıllarca en verimli yerlerimde kök saldı, umursamadım, hatta düşünce akışımdan beslenmesine göz yumdum, sıcak hayallerimin ışığında gürbüz yapraklar vermesini izledim, hani sonra kendi ellerimle baltaladığıma da yanmıyorum ama gölgesine sığınmayı özleyeceğim; ve fakat zaman yakınma zamanı değil...içimdeki onca çalıya dikene aldırmaksızın gözümü o tek ağaca dikmedim elbet, baltayı boşa sallamaya başladığımda kendimi yaralayacağımın da farkındayım çabamın has bahçeler yetiştirmeye -henüz- yetmediğinin de...çırpınıyorum, keyif verdiği de oluyor bazen bu hır gürün ama çoğunlukla angarya...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder